Payas

/Payas
Payas 2019-02-04T22:30:14+00:00
PAYAS TARİHİ

Payas bölgesinde yerleşim neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Anadolu’yu Suriye ve Ortadoğu’ya bağlayan en kullanışlı yol güzergahı üzerinde olması sebebiyle tarihin her döneminde Payas bölgesi stratejik bakımdan önemli bir yerleşim bölgesi olmuştur. Payas’ın eski çağlardaki adı Baias’tır. Sonraları Bayyas, Bayas ve son olarak da bu günkü hali olan Payas adını almıştır. Antik çağlara ilişkin elimizde çok fazla kayıt yok. Ancak Karbeyaz bölgesindeki yoğun mezarlardan Payas’ın Hititler döneminde önemli bir şehir olduğu sonucunu çıkarıyoruz.

Payas Bölgesi tarih boyunca çok önemli savaşlara sahne olmuştur. Bunlardan ilki Askeri ve siyasi yönden çok güçlü olan Pers Kralı Dara ile ünlü filozof Aristo’dan aldığı eğitimle eski Yunan kültürünü yani Helenizmi dünyaya hakim kılmak için yola çıkan Makedonya Kralı Büyük İskender arasındaki savaş, MÖ 333’te ki büyük savaştır. Bazı kaynaklar bu savaşın İsos (Erzin civarında )olduğunu söylese de Adana üzerinden gelen Büyük İskender’i arkadan vurmak için Antakya üzerinden gelen Pers Kralı Dara, Dumdum Ovası’nı geçip Aslanlıbeli’nden Nurdağı’nı aşarak ovaya inmiştir. Bu saldırıyı haber alan İskender karargahını İskenderun’da kurarak Dara’yı beklemiş, iki ordu MÖ 33’ün baharında ova Payas/Deliçay kenarında karşılaşmıştır. Yapılan savaşı İskender kazanmış, Dara’nın hazineleriyle birlikte ailesini de teslim almıştır. Bu dönemde Payas İsos’u da içine alan oldukça büyük bir şehir konumundadır.

Bu savaştan başka, zamanın en büyük iki devleti Bizans İmparatoru Heraklius ile İran Kralı 11.Hüsrev zamanında 622’de yapılan dünya savaşı Payas’ta olmuştur. Bu savaşta İranlılar Bizanslıları yenmişler ve ateşperest olan İranlıların ehli kitap olan Bizanslıları yenmesi Müslümanları da üzmüştür.

İzleyen Dönemlerde Payas, bu sefer de hac yolu üzerinde olması sebebiyle önemini korumuştur. Haçlıların İlk seferlerinde Anadolu’dan Payas üzerinden çıktıkları bilinmektedir. Payas’taki Cin Kule’nin gözetleme amacıyla 13.yy da yapıldığı tahmin edilmektedir.Bölge Kısa bir süre haçlı egemenliğinde kalmıştır.

Barbaros Hayrettin Paşa Gazavat’ül Barbaros Hayreddin adlı hatıratında ilk korsanlık yıllarında abisi Oruç Reisin Memluk Sultanı tarafından itibar gördüğünü, Oruç reisten memnun olan Memluk Sultanı’nın Adana Valisine emir göndererek Oruç Reis için Payas’dan kereste kesilmek suretiyle Payas Körfezinde 10 parça gemiden oluşan bir donanma hazırlamasını emrettiğini nakleder. Ancak oluşturulan donanma daha ilk sefere çıkamadan yine Payas Körfezinde Venedikliler tarafından yapılan baskınla batırılır. Barbaros Hayrettin Paşanın naklettiklerinden 16.yy başında henüz Mısır Osmanlı egemenliğine girmeden, bu günkü İskenderun Körfezi’nin o dönemde Payas Körfezi olarak anıldığını görüyoruz.Bu da bize o dönemde Payas’ın çok önemli bir merkez olduğunu gösteriyor.

Memluklulerden sonra bölgeye kısa bir süre Ramazanoğulları hakim olmuşlar ardından da Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi ile Bölge Osmanlıların eline geçmiştir. Hac yolu üzerinde olması nedeniyle Osmanlılar Payas’a önem vermişler ve eski kaleyi yerinden sökerek 1567-1571 tarihleri arasında bu günkü kale ve hendeği yapmışlardır.Cami Hamam ve imaret ise 1568-1574 yılları arasında tamamlanmıştır.

Payas kalesi, kervansarayı ve limanı ile uzun bir dönem önemini korumuştur .

Osmanlı Devleti tüm doğu seferlerinde Payas limanını lojistik İkmal üssü olarak kullanmıştır. Son olarak 4.Murat ünlü Bağdat seferinde tüm lojistik ikmalini Payas üzerinden yapmıştır . Zaten o dönemden sonra Osmanlı Devleti bu bölgede büyük bir sefer yapmamıştır.

        Evliya Çelebi de ünlü seyahatnamesinde Payas’tan oldukça teferruatlı bir şekilde bahseder. Buna göre 17.yy da Payas’ın nüfusunun 8.000 civarında olduğunu anlıyoruz.Yine Evliya Çelebinin anlattıklarından o dönemde de turunç, üzüm ve incirin bölgenin en dikkate değer ürünleri olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Evliya Çelebi yol üstündeki kervansaraylardan en lüzumlusu olarak Payas kervansarayını göstermiştir. Bu da Payas’ın 17.yy’daki önemini göstermek açısından dikkate değerdir.

Bu dönemden sonra Payas bölgesinin Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte duraklayıp gerilediğini gözlemliyoruz. 17.Yy da 8.000 olan nüfusun Cumhuriyetin ilk yıllarında 6.000 civarında olması bizim için önemli bir göstergedir.

17.yy dan I.Dünya savaşı sonuna kadar Payas tarihindeki en önemli olay 19.yy’daki büyük isyan hareketlerinden sonra Payas’ın çevredeki İskenderun, Belen, Antakya, Hassa ve Reyhanlı ile birlikte Halep Vilayeti’ne bağlanmasıdır.

1.Dünya savaşı sırasında kısa bir süre Fransız işgaline uğrayan Payas işgalden fazla etkilenmemiştir. Her ne kadar 200 kişilik bir Fransız birliği ve atanmış bir Fransız kaymakamı bulunsa da Bölgedeki çete faaliyetlerinin Payas’ın dağlarında ve özellikle Fındık yaylasında üstlenmesi sonucu işgal hiçbir zaman etkili olmamıştır.

Cumhuriyetin Kurulmasıyla birlikte Payas Çayı(Deliçay) Hatay ile sınır hattı olmuş ve Payas kısa bir süre Seyhan (Adana) iline bağlı bir sınır kasabası kimliğine bürünmüştür. Hatay meselesine büyük önem veren Atatürk; sağlık sorunlarının son safhada olduğu 1938 yılında Dörtyol’a gelmiş, Hatay meselesine ilişkin istihbarat çalışmalarını bizzat Payas kalesinde hazırlanan odasından takip etmiştir.

1939 yılında Hatay’ın Anavatana katılımıyla Payas Hatay’a bağlanmıştır.1970 li yıllara kadar bir tarım ve bahçecilik beldesi olan Payas Demir_Çelik Fabrikasının kurulmasıyla bir anda büyümüş, 7.000’lerde olan nüfusu 35.000 lere adeta fırlamıştır. O günden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüyen Payas 2013 yılında ilçe olmuştur.Bu gün sanayi ve ticarete dayalı ekonomisi, tarihi ve doğal güzellikleriyle Türkiye’nin gözde ilçeleri arasında yer almaktadır.

PAYAS İLÇE NÜFUS BİLGİLERİ
        Payas, nüfus büyüklüğü açısından İlimizin 11. büyük ilçesidir. 2017 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre ilçe’nin nüfusu; 20.794’ü erkek,  20.359’u kadın olmak üzere toplam 41.153’tür.
2017
Erkek
Kadın
Toplam
Nüfus Yoğunluğu
(Km²)
20.794
20.359
41.153
329
9 (dokuz) mahalle, 3 (üç) köyü bulunan Payas İlçemizde, 6360 sayılı yasa gereği 30 Mart 2014 mahalli idareler seçimleri sonrası Sincan, Kozludere ve Çağlalık Köyleri mahalle statüsüne kavuşarak toplam mahalle sayısı 12 (oniki) olmuştur.
PAYAS   MAHALLE   NÜFUSLARI
MAHALLELER
NÜFUS (2016)
1 –   CUMHURİYET MAHALLESİ
5.101
2 –   ÇAĞLALIK MAHALLESİ
2.142
3-    FATİH MAHALLESİ
5.421
4-    İSTİKLAL MAHALLESİ
4.037
5-    KARACAMİ MAHALLESİ
6.836
6-    KARBEYAZ MAHALLESİ
2.666
7-    KARŞI MAHALLESİ
831
8-    KOZLUDERE MAHALLESİ
1.349
9-    KÜRTÜL MAHALLESİ
5.317
10-  SİNCAN MAHALLESİ
1.303
11-  YENİŞEHİR MAHALLESİ
2.521
12-  YILDIRIM BEYAZIT MAHALLESİ
3.629
TOPLAM
41.153     

 

PAYAS CAOĞRAFİ YAPISI
        İlçemiz Doğu Torosların uzantısı olan Amanos (Nur) dağları ile Akdeniz’in İskenderun Körfezi arasında Kuzey-Güney doğrultusunda uzanan Dörtyol ve Payas Alüvyon ovalarından meydana gelmiştir. Doğusunda Amanos Dağları ve Hassa İlçesi , batısında İskenderun körfezi,  kuzeyinde Dörtyol, Güneyinde ise İskenderun İlçesi bulunmaktadır.
        İklimi; yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olup, tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir.İlçemizde yağışlar yağmur şeklinde olup, ülkemizde Rize ilinden sonra en fazla yağış alan merkezlerdendir. İlçe merkezinin denizden yüksekliği 37 metredir.Nispi nem ortalaması % 48.3 olmuştur.İlçenin yüzölçümü 125 Km² dir.
 İLÇEMİZDEKİ TARİHİ VE TURSİTİK YERLER
1- Payas Kalesi:
Külliyenin batı kısmında, etrafı hendekle çevrili, sekiz kuleli bir savunma yapısıdır. Payas Kalesi, aslen Haçlılar tarafından inşa ettirilmiş, hacıların güvenliğini sağlamakla görevli Tapınak Şövalyelerinin kontrolü altında hizmet görmüş, harap vaziyetteki kale kalıntıları üzerine Osmanlı İmparatorluğu tarafından temelleri tamir edilemeyeceği anlaşılınca (1567–1571) aslına sadık kalınarak yeniden inşa edilmesi ile bugünkü şeklini almıştır. Kale şimdiki haliyle teknik ve sanat bakımından tamamen bir Osmanlı yapısıdır.
Kalede, ortasında avlu, avlunun çevresinde alt katlarda depo ve koğuşlar, üst katlarda ise merdivenle çıkılan kule ve burçlar yer alır.  Avlu ortasında bir mescit ve kışla yapısı bulunmaktadır. Payas Kalesi, fiziki konum itibariyle külliyenin doğu kanadındaki kervansarayın simetrik olarak dengeleyici unsurudur. Mimar Sinan’ın külliyenin planını kaleyi de hesaba katarak tasarladığı ve kaleyi külliyenin bir parçası gibi değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
Payas Kalesi yapıldığı dönemde Sürre Alaylarını, ticaret kervanlarını koruyan bir karakol ve ileri sefer karargâhı olarak hizmet vermiştir. Vatan şairi Namık Kemal sürgüne gönderildiği Kıbrıs’a gitmek üzere bir süreliğine Payas Kalesinde tutulmuştur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da karakol ve hapishane olarak kullanılmıştır.
2- Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi:
Külliye 1574 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Vezir-i Azam’ı Sokullu Mehmet Paşa’nın emri üzerine Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Hatay Valisi Sn. M. Celalettin LEKESİZ’ in himaye ve destekleriyle Payas Belediye Başkanlığı rafından büyük onarımı 2011-2013 yıllarında tamamlanarak 2014 yılında hizmete açılmıştır.
Özellikleri: Külliyeler Hac yolcuları ve kervanlar için inşa edilen; yolcuların barınma, temizlik, ibadet, alışveriş ve en önemlisi de güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan bütünleşik yapılardır. Özellikle İstanbul-Mekke güzergâhında her bir günlük yürüme yolu mesafesinde birer külliye inşa edilmiştir. Yürüme yolu üzerinde yer alan bu külliyeler menzil külliyesi olarak da adlandırılır. İstanbul-Payas güzergahı; İstanbul’u Ortadoğu ve Hicaz’a bağlayan bu yolun adı “Anadolu Sağ Yolu” ve “ Şam-ı Şerif Yolu” olarak da adlandırılır.
Külliye bir kervansaray, kadın ve erkekler için bir hamam, bir medrese, bir camii ve 48 dükkânı olan bedesten ile yapılandırılmıştır. En önemli yapı gruplarından birisini teşkil eden kervansarayın genişçe bir avlusu vardır. Avlunun etrafında ise yolcuların ve kervanların barınması için kubbeli odalar mevcuttur. Avlu ve odaların emniyetini sağlayan, 5-6 metre yüksekliğinde bir gözetleme kulesi olan kalın duvarlarla çevrilmiştir.
Külliye; 4.150 m² açık alan, 8.250 m² kapalı alan olmak üzere toplam 12.400 m² alandan oluşmaktadır.
3- Hamam:
Sokullu Mehmet Paşa Menzil Külliyesi’nin batısında, arasta içinden girilen kuzey  güney   doğrultusunda konumlanmış, dikdörtgen planlı, çift sıcaklık ve tek soğukluk bölümlerinden oluşan bir yapıdır.
Klasik Osmanlı hamam mimarisinin özelliklerine sahiptir. Hamamın kubbesi camininkinden daha büyük olan soyunma bölümünün arasta tarafındaki giriş koridorunun iki yanında, kubbeli mekâna açılan iki bölüm yer almaktadır.  Soyunma yerleri klasik dönem Osmanlı hamamlarında olduğu gibi ahşap çerçeveli camekânlarla oluşturulmuş ve kubbenin altında ve tam ortasında yuvarlak bir havuz bulunmaktadır.
4- Arasta (Çarşı):
Sokullu Mehmet Paşa Menzil Külliyesi’nin ana eksenini oluşturan Arasta, 115 Mt. uzunluğunda,  kuzey-güney doğrultusunda konumlanmıştır. Arastanın kuzey ve güneyinden olmak üzere (2) girişi ve tam ortasından batı yönünde (1) girişi bulunmaktadır.
Arastanın doğu kanadında (27) dükkân, batı kanadında ise camiye giriş sağlayan bölümün ve hamamın soğukluk bölümünün bu yönde bulunmasından dolayı  (21) dükkân yer almaktadır. İki yanında dükkânların sıralandığı koridorun genişliği 8.20 Mt. olup, doğu kanadında bulunan dükkanlar dikdörtgen (3.00m * 4.00m) ve batı kanadında bulunan dükkanlar kare (3.20m*3.20m) formdadır. Sıcak yaz günlerinde hava sirkülasyonunu sağlamak amacı ile yapılmış, bütün dükkânların kemerlerinin üstünde dikdörtgen pencereler yer almaktadır. 2015 yılı içerisinde de Külliye içerisindeki dükkanlar kiraya verilerek hizmete sunulmuştur.
5- HAN (Kervansaray)
Sokullu Mehmet Paşa Menzil Külliyesi’nin en büyük yapısı olan Han’ın avlusu, toplam alanın 2000 M²’lik kısmını kapsamaktadır. Burası Türkiye’nin en büyük kervansarayıdır. Hanın ortasında yok olmuş şadırvan ve su kuyusu bulunmaktadır. Han mekânlarının önünde “U” planlı revaklarda, kuzey-güney kanatlarında 10’ar adet, doğu kanadında 13 adet olmak üzere toplam 33 adet ayak bulunmaktadır.
6- Tabhaneler (Misafirhaneler):
Tabhaneler, Sokullu Mehmet Paşa Menzil Külliyesi’nin doğusunda arasta ile kesişerek devam eden, doğu-batı aksı ile birbirinden ayrılmış iki temel birimden meydana gelen bir yapıda olup üst düzey yöneticilerin ağırlandığı dairelerdir.
Birbirinin aynısı olan (4) ayrı dairenin (2)’si giriş koridorunun güneyinde  (2)’si de giriş koridorunun kuzeyinde bulunmaktadır. Hanın büyük avlusundan dikdörtgen biçimli avlusuna girilmektedir ve avlunun güneyinde avluya bakan dikdörtgen bir oda, batısında ise revaklı bölüm bulunmaktadır. Revakların arkasında ise yan yana (2) oda görülmektedir. Yaklaşık kare planlı olan odalardan kuzeydekinin, odadan geçilen bir de banyosu bulunmaktadır.
7- İmaret (Hayır Evi)
Sokullu Mehmet Paşa Menzil Külliyesi’nin güneydoğusunda yer alan ve hanın güneybatı köşesinden dar bir koridora girilen (20m*20m) boyutundaki revaklı bir avlu, avlunun doğusundaki ve batısındaki mekânlardan oluşmaktadır. Batı kanadında mutfak mekânları, doğu kanadında ise tuvalet ve diğer depolama mekânları bulunmaktadır. Avlunun batı kanadı (2) bölümden ibaret olup, bunlardan dikdörtgen planlı büyük mekân mutfak olarak kullanılmaktadır. Mutfağın kuzey ve batısında ikişer tane mutfak nişi bulunmaktadır. Mutfağın güneyindeki kare planlı mekân da mutfak ile benzer özellikler göstermekte ve arşiv kaynaklarında yemek salonu olarak geçtiği bilinmektedir.
8- Cin Kulesi:
Kale ile liman arasında, limanı korumak için 1577 yılında inşa edilmiştir. Eskiden “İskele Kalesi” adıyla anılan bu yapı 360 derecelik görüş alanına sahip iki katlı bir karakol kulesidir.
Bir Osmanlı şehri oluşturmak için gösterilen gayretin son halkasını teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Yani yapım tarihi göz önüne alınırsa kule, iskele, gümrük, tersane ve külliyeden sonra, Payas’ ta inşa edilen çekirdek yerleşim dokusunun son büyük yapısını teşkil etmektedir.
Limanda yapılan tabyalardan (ayrı olarak yapılmış ve silahlarla güçlendirilmiş istihkâm) sonra, düşman gemilerinin taarruzuna karşı koymak ve Payas Kalesi’nin müdafaa mecburiyetini arttırmak için limana hâkim bir nokta üzerine inşa edilmiştir.
975 H./1577 M. yılında Babıali, Üzeyir Beyi ve Kadısına gönderdiği bir talimatla, limanın uygun görülen bir yerine, İstanbul Saray Burnu karşısında bulunan Kız Kulesi üslubunda metin bir kule yapılarak içine dört top ile yeteri kadar hisar eri konulmasını emretmiştir. Bu hükmün gönderilmesinden sonra, kalenin inşasına başlanılmıştır.
9- Hünkâr Zeytini:
Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferleri ve Mercidabık Savaşı ile 1516’da Osmanlı topraklarına katılan Payas’ ın, arşivlere göre zengin zeytin bahçelerine sahip olduğu bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu 11. Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu, II. Selim’in buyruğu ile Kaptan-ı Deryası ve Sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1574 yılında Mimar Sinan ve Hassa Mimarlar Teşkilatınca, Payas’ ta İpekyolu güzergâhında  Menzil Külliyesi inşa edilmiştir.
Buradaki 15 dönümlük zeytin bahçesindeki ağaçlar kestirilmiş, en yaşlı zeytin ağacı II. Selim Camii’nin avlusunun ortasında kaldığından, İslamiyet’te kutsallığın, bereketin, uğurun, erdemin ve barışın simgesi olduğundan bırakılmıştır. Dönemin Padişahı II. Selim’in buyruğu ile kestirilmemiş olduğundan bu nedenle “HÜNKÂR ZEYTİNİ” olarak anılmıştır.
GEZİ VE MESİRE YERLERİ
        Damlataş Mağarası: Sincan mahallesinden ulaşımı sağlanmaktadır. Payas İlçesinin Sincan Mahallesinde Yakacık çayı havzasında, deniz seviyesinden 542 m yükseklikte yer alan mağaranın uzunluğu ise 95 m’dir. 2004-2005 yıllarında keşfedilen bu mağara İlçeye 15 Km. uzaklıkta olup halkın ulaşımı sağlanarak ziyarete açılmıştır. Mağaranın giriş kapısına ise ana yolun bitiminden itibaren 190 tane merdiven basamağı tırmanılarak ulaşılmaktadır
        Meryem Ana Çeşmesi: Sincan yaylası mevkiindeki Şifalı Meryem Ana Suyu şifalı kabul ediliyor. Suyun bulunduğu alanda, bir de kilise kalıntısı bulunuyor. Rivayete göre; Meryem Ana ve Hz. İsa, pınarın bulunduğu yerde konaklamış ve vaftiz yapmış. Bu yönüyle, bölgenin Hıristiyanlar tarafından uzun yıllar boyunca ziyaret edildiği sanılıyor.
        Gök göl Mesire Alanı: Payas İlçesi Sincan Mahallesi Gök göl mevkiinde bulunan Gök göl mesire alanı şehir merkezine yaklaşık 2 km. uzaklıktadır. Gök göl mesire alanında, piknik alanları mevcuttur.
        Çınarlık Yaylası: Yaylaya Payas İlçesinden 7 km. lik sathi kaplama asfalt yolla ulaşılmaktadır. Çam ve çınar ağaçları içerisinde kurulmuş, temiz havası, bol suyu olan bu şirin yayla piknik yapmak, orman içi kısa gezintiler yapmak için ideal bir yayladır.
         Fındık Yaylası: Yaylaya Payas ilçesinden 15 km. lik sathi kaplama asfalt yol ile ulaşılmaktadır. Orman ile iç içe olan Fındık Yaylası, çam, ardıç ve maki ve fındık türü ağaçlarla kaplıdır. Manzarası ve havası ile ünlü bir yayladır.
        Büyük Sincan Yaylası: Yaylaya Payas ilçesinden 10 km. lik sathi kaplama asfalt yol ile ulaşılmaktadır. Orman ile iç içe olan sincan Yaylası, çam, ardıç ve maki türü ağaçlarla kaplıdır. Manzarası ve havası ile ünlü bir yayladır.