Antakya

/Antakya
Antakya 2019-02-04T14:20:11+00:00
                            Hatay Arkeoloji Müzesi
İLÇEMİZİN TARİHİ
        Hatay ve Antakya bölgesi, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender ile Pers İmparatoru III. Dareios’un ordularının İssos kenti civarında yaptığı savaşla Makedon hakimiyetine girmiş olup, Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanlarından Seleucus I. Nikator tarafından M.Ö. 300’lü yıllarda Antakya kenti kurulmuştur.
M.Ö. 64 yılında Antakya Roma İmparatorluğuna katılmış, M.S. I. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Hristiyanlık, Kudüs dışında ilk defa Antakya’da yayılmıştır. Hz. İsa’ya inananlara ilk defa Antakya’da “Hıristiyan” adı verilmiştir. Antakya M.S. I. yüzyılda Roma ve İskenderiye’den sonra dünyanın üçüncü büyük kenti olmuştur.
Antakya 638 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından fethedilmiş olup, uzun süre Haçlı orduları ile Müslüman ordularının mücadelesine ve sık sık el değiştirmesine sahne olmuştur. Antakya ve çevresi sonuçta 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı hakimiyetine girmiş, I. Dünya Savaşı’nı Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında bitiren Mondros Antlaşmasından sonra Kasım 1918’de Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Uzun mücadele ve uğraşlar sonucunda 2 Eylül 1938’de Hatay Devleti kurulmuş, 29 Haziran 1939’da Hatay Millet Meclisi son toplantısını yaparak kendini feshetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almıştır. 23 Temmuz 1939’da da son Fransız askeri Antakya’yı terk ederek Hatay’ın (Antakya) kurtuluşu gerçekleşmiştir.
Antakya-Kurtuluş Caddesi
        Antakya- Saray Caddesi
İLÇEMİZİN NÜFUSU
  Antakya, Hatay İlinin en büyük yüzölçümüne ve nüfusuna sahip ilçesidir. (Nüfusun % 23’ü ve Yüzölçümünün % 11 ‘i)
  6360 sayılı Kanun ile kurulan İlçemiz; 1 Belediye ve 95 Mahalleden oluşmaktadır. (95 Mahallenin 12 tanesi belde belediyesi,  42’si köy, 41’i                merkez Mahalledir.) En büyük 5 mahallemiz; Akasya, Narlıca, Odabaşı, Serinyol, Ürgenpaşa Mahalleleridir.
  İlçemizin nüfusu 2015 Aralık ayı verilerine göre 347.974, Hatay İl Nüfusu ise 1.519.836 dır.
İLÇEMİZİN EKONOMİSİ 
        Antakya ekonomisinde en belirgin özellik ve etkinlik ticarettir. Gerek bir sınır kenti olması, gerekse girişimci insanı sayesinde Antakya bir ticaret merkezi konumundadır. Antakya bu özelliğiyle nüfusunu gündüzleri ikiye katlamakta, çok canlı ve hareketli bir yapıya kavuşmaktadır. Amik Ovasının tarımsal ürün ve potansiyeli Antakya’da değerlendirilmekte, tarım ve tarıma dayalı sanayi ile tarımsal makine imalatı önemli bir ekonomik faaliyet olmaktadır. Ayrıca Antakya’da el sanatları, dericilik, ayakkabıcılık ve mobilya sanayisi de gelişmiş durumdadır. Antakya ve Hatay ulaştırma sektöründe Türkiye’de İstanbul’dan sonra en büyük araç potansiyeline sahip olup, kara yolcu ve yük taşımasında söz sahibi bir konumdadır.
 İLÇEMİZİN  COĞRAFİK YAPISI

İlçemiz; Hatay İlinin merkezinde olup, doğusunda Reyhanlı ve Kumlu, batısında Samandağ ve Arsuz, güneyinde Defne ve Altınözü, kuzeyinde Belen İlçeleriyle sınır komşusudur.

Tepelerin zirvelerine tırmanarak kenti çepeçevre saran sur kalıntıları ve kalesiyle kentin adeta simgesi olan ve eteklerinde Antakya’nın kurulu olduğu Habib-i Neccar Dağı, kenti güneybatı-kuzeydoğu istikametinde sınırlayan bir dizi tepelerin oluşturduğu doğal bir engeldir.

Antakya’nın ortasından geçen ve ovanın kurutulması çalışmaları sırasında nehir yatağının kentin içinden geçen kısmı ıslah edilerek düzgün bir kanal haline getirilmiş, Antik Çağ’ın Orontes’i olan günümüzün Asi Nehri’nin kaynağı, Lübnan Dağlarıdır. Amanoslar ile Kel Dağı arasında bir yatak oluşturan Asi Nehri’nin toplam uzunluğu 380 km olup, nehrin büyük bölümü Suriye toprakları içinde bulunmaktadır.

Kuzey yönünde yaklaşık 30 km. boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, topraklarımıza girdikten sonra Batıya döner, yaklaşık 40 km sonra Samandağ’ın güneyinde bir delta oluşturarak Akdeniz’e kavuşur. Antik çağda küçük tonajlı nehir gemilerinin seyrüseferine imkân veren ve Antakya’yı asırlar boyu Akdeniz’e bir su yolu ile bağlamıştır.

Hacı Kürüş Deresi ile Güneybatıdaki Hamşen Deresi Habib-i Neccar Dağından doğarak Asiye doğru akan iki önemli su yatağıdır.

Amik Ovasında, yakın zamanlara kadar Amik Gölü adı ile bilinen bir göl vardı. Ancak uzunluğu 16 km. genişliği 10 km. olan gölün ve göl çevresindeki bataklıklarla beraber 310 km2 yi bulan arazinin bir bölümünün kurutulması ile göl kayboldu. DSİ tarafından yürütülen ve 1955 yılında başlayıp 1980 yılında tamamlanmış olan kurutma işlemi sonucunda elde edilen zirai verimi yüksek topraklar çiftçilere dağıtılarak tarıma açılmıştır.

İLÇEMİZDE KÜLTÜR, TURİZM

Antakya İlçesi, tarihi ve kültürel eserleri, termal kaynakları, doğal güzellikleri, yaylaları ve zengin mutfak kültürü ile bir çok dinden ve inançtan insanların huzur içinde yaşadığı cami, kilise ve havranın bir arada olduğu inanç turizminin merkezi olan bir kültür merkezidir.

İlçemize ait başlıca kültür varlıkları; Habib-i Neccar Camii, Saint Pierre kilisesi, Arkeoloji Müzesi, Ulu Cami, Ortodoks Kilisesi ve Kurtuluş Caddesidir.

Antakya’da; 5 Yıldızlı Termal Otel, 4 ve 3 yıldızlı otel, özel konaklama tesisi ve butik otellerde olmak üzere toplam 10 otelimizde 1406 yatak kapasitemiz vardır.

Habib-i Neccar Camii 
Hz. İsa Antakya’ya elçiler göndermiş halkı gerçek dinine çağırmıştır. Ancak halk bu çağrıya tepki göstererek elçileri öldürmek istemişlerdir. Bunu duyan Habib-ün Neccar dağdaki marangoz atölyesini bırakarak şehre gelmiş ve Antakya halkına elçilere uymalarını öğütlemiştir. Halk onu dinlememiş ölümle tehdit etmiştir. Bu tehditlere kulak asmayan Habib-ün Neccar elçilere “Yanlarında olduğunu ve Allah’a inandığını” söylemiştir. Bu sözler üzerine galeyana gelen halk hem Habib-ün Neccar’ ı hem de elçileri şehit etmişlerdir.

Antakya’da bulunan tarihi cami, Anadolu’da yapılan ilk camii olarak bilinir. Günümüzdeki cami Osmanlı dönemi eseridir, etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Avlusunda 19.yy eseri bir şadırvan bulunur. Caminin kuzeydoğu köşesinde İsa’nın havarilerinden Yunus (Yuhanna), Yahya (Pavlos) ve Şem’un Safa  ile onlara ilk inanan ve şehit edilen ilk kişi olan Antakyalı Habib-i Neccar’ın türbesi bulunur.

 

 

 

St. Pierre Kilisesi

Antakya–Reyhanlı yolu üzerinde kente 2 km uzaklıkta Habib-i Neccar Dağı yakınındadır. Doğal bir mağara olup, eklemelerle kiliseye dönüştürülmüştür. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St.Pierre; Antakya‘ ya M.S. 29-40 tarihleri arasında gelmiş ve Hıristiyanlığı yaymaya çalışmıştır. İlk dini toplantının yapıldığı bu kilisede cemaat ilk kez Hıristiyan adını almış. Bu yüzden St. Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinir.

Bu mağara M.S.XII-XIII. yüzyıllarda Haçlılar tarafından ön cephesine yapılan ilave inşaat ile gotik tarzda bir kilise şekline çevrilmiş Mağaranın tabanında tahrip olmuş bir şekilde M.S.4 ve 5. yüzyıllara ait mozaik kalıntısı vardır. Ayrıca bir altar, niş içinde mermer küçük St. Pierre’nin heykeli, kutsal sayılan su, saldırı esnasında cemaatin gizlice kaçmasına yarayan tünel bulunmaktadır. 1983 yılında Papa VI.Paul  tarafından Hıristiyanlar için Haç yeri ilan edilmiştir. Her yıl 29 Haziran da Katolik Kilisesince burada bir ayin düzenlenmektedir.
Hatay Arkeoloji Müzesi
Mozaik koleksiyonu zenginliği bakımından dünyada ikinci, para koleksiyonu bakımından ise üçüncü sırada yer alır. 2014 yılında açılan müze şehir merkezine yakın Maşuklu Mahallesinde bulunmaktadır. Eser sayısı 36.691 olan müzede, Harbiye, Antakya, Aççana Höğüyü (Reyhanlı), Çevlik, ve İskenderun´da yapılan kazılarda bulunan çeşitli süs eşyaları, heykeller, mezarlar da sergilenen eserler arasındadır.
Detaylı bilgi ve müze koleksiyonlarını incelemek için tıklayın.
Ulu Camii

16.yüzyılda yapılmış olup, Selçuklu tarzını anlatır. Tonozlu ve düz çatılıdır. Kitabesinde Hicri 1117 tarihi bulunmaktadır.

Antakya camilerinin en eskisi ve en büyüğü Ulucami´dir. Asi kenarındaki bu caminin içi, diğer tüm Türk camilerinde olduğu gibi çok sadedir. İçi kıymetli halılar ile kaplı caminin duvarlarında altın harflerle yazılmış ayetler vardır. Bu caminin Memlûk dönemi eseri olduğu, Osmanlı döneminde bir kaç defa onarım gördüğü sanılmakladır. Doğu- batı yönünde uzanan dikdörtgen planlıdır. Caminin Osmanlı tarzında yapılmış silindirik geniş gövdeli ve yüksek minaresi şerefeli, sivri külahlıdır ve bir kaç defa tamir görmüştür. Üzerindeki 1704 tarihli kitabe bir kaç onarımdan birine ait olmalıdır. Gravürlerde, minarenin 200 yıl önce de aynı stilde olduğu görülmektedir. Avlusu geniş, taş döşeli, şadırvanlıdır. Mimarı ve yapılış yılı bilinmemektedir. Üzerinde, 1872 depreminden sonra onarıldığını gösteren 1874 tarihli bir kitabe bulunmaktadır.

Kurtuluş Caddesi
Dünyada ilk ışıklandırılan ve Antakya´nın en eski caddesi olan Kurtuluş Caddesi eski Antakya dediğimiz kısımda yer alıyor. Habibi Neccar Camii, Sinagog, Katolik Kilisesi ve hemen yanında eski bir cami, hepsi bu cadde de ve içiçe.