


İlçemiz; Hatay İlinin merkezinde olup, doğusunda Reyhanlı ve Kumlu, batısında Samandağ ve Arsuz, güneyinde Defne ve Altınözü, kuzeyinde Belen İlçeleriyle sınır komşusudur.
Tepelerin zirvelerine tırmanarak kenti çepeçevre saran sur kalıntıları ve kalesiyle kentin adeta simgesi olan ve eteklerinde Antakya’nın kurulu olduğu Habib-i Neccar Dağı, kenti güneybatı-kuzeydoğu istikametinde sınırlayan bir dizi tepelerin oluşturduğu doğal bir engeldir.
Antakya’nın ortasından geçen ve ovanın kurutulması çalışmaları sırasında nehir yatağının kentin içinden geçen kısmı ıslah edilerek düzgün bir kanal haline getirilmiş, Antik Çağ’ın Orontes’i olan günümüzün Asi Nehri’nin kaynağı, Lübnan Dağlarıdır. Amanoslar ile Kel Dağı arasında bir yatak oluşturan Asi Nehri’nin toplam uzunluğu 380 km olup, nehrin büyük bölümü Suriye toprakları içinde bulunmaktadır.
Kuzey yönünde yaklaşık 30 km. boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, topraklarımıza girdikten sonra Batıya döner, yaklaşık 40 km sonra Samandağ’ın güneyinde bir delta oluşturarak Akdeniz’e kavuşur. Antik çağda küçük tonajlı nehir gemilerinin seyrüseferine imkân veren ve Antakya’yı asırlar boyu Akdeniz’e bir su yolu ile bağlamıştır.
Hacı Kürüş Deresi ile Güneybatıdaki Hamşen Deresi Habib-i Neccar Dağından doğarak Asiye doğru akan iki önemli su yatağıdır.
Amik Ovasında, yakın zamanlara kadar Amik Gölü adı ile bilinen bir göl vardı. Ancak uzunluğu 16 km. genişliği 10 km. olan gölün ve göl çevresindeki bataklıklarla beraber 310 km2 yi bulan arazinin bir bölümünün kurutulması ile göl kayboldu. DSİ tarafından yürütülen ve 1955 yılında başlayıp 1980 yılında tamamlanmış olan kurutma işlemi sonucunda elde edilen zirai verimi yüksek topraklar çiftçilere dağıtılarak tarıma açılmıştır.

Antakya İlçesi, tarihi ve kültürel eserleri, termal kaynakları, doğal güzellikleri, yaylaları ve zengin mutfak kültürü ile bir çok dinden ve inançtan insanların huzur içinde yaşadığı cami, kilise ve havranın bir arada olduğu inanç turizminin merkezi olan bir kültür merkezidir.
İlçemize ait başlıca kültür varlıkları; Habib-i Neccar Camii, Saint Pierre kilisesi, Arkeoloji Müzesi, Ulu Cami, Ortodoks Kilisesi ve Kurtuluş Caddesidir.
Antakya’da; 5 Yıldızlı Termal Otel, 4 ve 3 yıldızlı otel, özel konaklama tesisi ve butik otellerde olmak üzere toplam 10 otelimizde 1406 yatak kapasitemiz vardır.
Antakya’da bulunan tarihi cami, Anadolu’da yapılan ilk camii olarak bilinir. Günümüzdeki cami Osmanlı dönemi eseridir, etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Avlusunda 19.yy eseri bir şadırvan bulunur. Caminin kuzeydoğu köşesinde İsa’nın havarilerinden Yunus (Yuhanna), Yahya (Pavlos) ve Şem’un Safa ile onlara ilk inanan ve şehit edilen ilk kişi olan Antakyalı Habib-i Neccar’ın türbesi bulunur.
St. Pierre Kilisesi
Antakya–Reyhanlı yolu üzerinde kente 2 km uzaklıkta Habib-i Neccar Dağı yakınındadır. Doğal bir mağara olup, eklemelerle kiliseye dönüştürülmüştür. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St.Pierre; Antakya‘ ya M.S. 29-40 tarihleri arasında gelmiş ve Hıristiyanlığı yaymaya çalışmıştır. İlk dini toplantının yapıldığı bu kilisede cemaat ilk kez Hıristiyan adını almış. Bu yüzden St. Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinir.
16.yüzyılda yapılmış olup, Selçuklu tarzını anlatır. Tonozlu ve düz çatılıdır. Kitabesinde Hicri 1117 tarihi bulunmaktadır.
Antakya camilerinin en eskisi ve en büyüğü Ulucami´dir. Asi kenarındaki bu caminin içi, diğer tüm Türk camilerinde olduğu gibi çok sadedir. İçi kıymetli halılar ile kaplı caminin duvarlarında altın harflerle yazılmış ayetler vardır. Bu caminin Memlûk dönemi eseri olduğu, Osmanlı döneminde bir kaç defa onarım gördüğü sanılmakladır. Doğu- batı yönünde uzanan dikdörtgen planlıdır. Caminin Osmanlı tarzında yapılmış silindirik geniş gövdeli ve yüksek minaresi şerefeli, sivri külahlıdır ve bir kaç defa tamir görmüştür. Üzerindeki 1704 tarihli kitabe bir kaç onarımdan birine ait olmalıdır. Gravürlerde, minarenin 200 yıl önce de aynı stilde olduğu görülmektedir. Avlusu geniş, taş döşeli, şadırvanlıdır. Mimarı ve yapılış yılı bilinmemektedir. Üzerinde, 1872 depreminden sonra onarıldığını gösteren 1874 tarihli bir kitabe bulunmaktadır.
.jpg)


